İslam Tarihinin ilk dönemlerinden itibaren tartışmalı ve belirsiz görüntüsüyle problem olma özelliğini devam ettiren Ehl-i Beyt kavramı Arap dilinde kelime anlamı yönüyle esnek bir yapıya sahiptir. En dar şekliyle kişinin ailesini yani eşini ve çocuklarını ifade ederken, en geniş anlamıyla da kişinin tüm akraba ve kabilesini ifade edebilmektedir. Meseleye dini açıdan baktığımızda ise gerek Kur'an'da gerekse Sünnet'te bu tabire yöneltilen net bir tanımlamadan bahsetmek mümkün değildir. İslam'ın bu iki temel kaynağındaki kullanımlar daha sonraları üretilen tanımlamaları delillendirmek amacıyla kullanılmış, bu noktada çok aşırı görüşler ve zorlama yorumlara başvurulmuştur. Hz. Hüseyin'in şehit edilmesi İslam siyâsî tarihi için bir dönüm noktası olmasının yanı sıra söz konusu kavram için de yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur. İşte bu süreçte üretilen yeni tanımlar ve bu tanımlar için uydurulan rivayetler "Ehl-i Beyt"in kim ve ne olduğunu belirlemeyi imkansız hale getirmiştir.
Ehl-i Beyt Kavramı ve Değişim Süreci
Ehl-i Beyt'in tanımlanmasıyla ilgili olarak temel ayırım noktası, meseleyi Kur'an ve Sünnet çerçevesi içinde ele alıp makul ve mantıklı izahlar getirmeye çalışan Ehl-i Sünnet ile bu kavrama yönelik geliştirdiği "Ehl-i Beyt: Hz. Muhammed (sav), Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile onun soyundan gelen imamlardır" şeklindeki özel bir tanımla, itikadî ve sosyal argümanlarını bu kavram üzerine oturtan Şia arasında olmaktadır. Bu iki bakış açısı arasında net bir farklılık, diğer bir ifadeyle bir zıtlık vardır. İşte Ehl-i Beyt kavramı üzerindeki düğüm noktası burasıdır. "Ehl" ve "Beyt" kelimelerinden oluşan Ehl-i Beyt tabiri Arap dilinde "ev halkı, hane halkı" anlamında her dönem ve her çağda kullanılmıştır. Bu tabir bir kişiye izafe edildiği zaman o kişinin eşini (eşlerini) çocuklarını ve yakın akrabalarından olan tüm erkek ve kadınları içerdiği kabul edilmektedir.
Hz. Peygamber Dönemi
Hz. Peygamber döneminde Ehl-i Beyt tabiri tamamen kelime anlamına uygun olarak kullanılmıştır. Bu tabirle bir kimsenin ailesi ve çocukları ifade edilmiştir.
Ehl-i Beyt konusunda örnek olarak zikredebileceğimiz en önemli hadis "Kisâ" hadisi olarak meşhur olan hadistir. Bir çok farklı senedle nakledilen bu rivayette nakiller arasında önemli metin farklılıklarının olduğu da bir gerçektir. Özellikle Şia'nın temel delil olarak sunduğu bu rivayetin Ehl-i Sünnet kaynaklarındaki Hz. Aişe'den nakledilen şekli şöyledir: "Bir gün Rasûlullah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir örtü olduğu halde erken vakitte evden çıktı. Karşısına Hasan geldi, onu örtünün altına aldı. Daha sonra Hüseyin geldi, onu da örtünün altına aldı. Daha sonra sıra ile Ali ve Fâtımâ geldi. Onların hepsini örtünün altına toplayıp;‘Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden her türlü noksanlığı giderip sizi tertemiz kılmak ister"ayetini okudu."
Bu rivayetin Ümmü Seleme'den nakledilen şekli ise şöyledir: "Fâtımâ bir gün elinde yemek tabağı olduğu halde Rasûlullah'ın yanına girdi. Rasûlullah ona: ‘Amcam oğlu nerede?' diye sordu. Fâtımâ evde olduğunu söyleyince, ‘onu ve iki oğlunu çağır' dedi. Onlar gelince Rasûlullah Hasan ve Hüseyin'i kucağına, Ali'yi sağına Fâtımâ'yı soluna oturttu. Sonra onları örtüye sararak sol eliyle örtünün uçlarını tuttu ve sağ elini yukarıya kaldırarak:
"Allah'ım... Ehl-i Beyt'im... Onlardan her türlü noksanlığı gider ve onları tertemiz kıl."diye duâetti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder